Agaç Sakal

Ağaçsakal Yavanna'nın ağaçları, Cücelerden koruması için yarattığı entlerin lideridir. Gandalf onun Orta Dünya'daki en yaşlı canlı olduğunu söylüyor. Ama aynı şey Tom Bombadil içinde söyleniyor. Bana göre Ağaçsakal Orta Dünya'da doğan en yaşlı canlı.

Resim

Ağaçsakal ve entler, aynı zamanda Ağaçsakal'ın isminin elfçesi olan, kadim zamanlarda çok daha büyük olan Fangorn Ormanı'ında yaşıyorlardı. Enthanımları kaybettikleri için çok uzun yıllardır hiç entçik yoktu ve kalan entlerde ağaçlaşmaya başladıkları için sayıları gitgide azalıyordu.

Ağaçsakal'ın hafızası çok kuvvetli idi. Büyük Savaş'tan sonra yanan ormanları hatırlıyordu. Bunu Merry ve Pippin'e söylediği şarkıdan anlayabiliyoruz.

Alıntı
Bahar vakti gezindim Tasarinan'ın söğütlü kırlarında.
Ah! Nan-tasarion'da ne güzeldir Bahar manzarası, Bahar kokusu!
İşte, dedim, en güzeli bu.
Yaz vakti dolandım Ossiriand'ın karaağaç ormanlarında. Ah! Ne güzeldir Yaz ışığı, Yaz müziği Ossir'in Yedi Dereleri kıyısında!
İşte, dedim kendi kendime, en mükemmeli bu.
Neldoreth'in kayınlarına vardım Güz vakti.
Ah! Ne güzeldir Sonbahar, altın ve san ve ah eden yapraklar Taur-na-neldor'da!
Fazlaydı bunlar arzularımdan da.
Kışın tırmandım Dorthonion dağlıklarındaki çamlara.
Ah! Ne güzeldir Kış rüzgarı, Kış beyazı, kara dallar Orod-na-Thon'da!
Yükseldi sesim, şarkı söyledim semaya.
Şimdi bütün o topraklar dalgaların altında,
Yürüyorum Ambarona'da, Tauremorna'da, Aldalöme'de,
Kendi ülkemde, Fangom diyarında
Köklerin uzun
Yılların yapraklardan da sık olduğu
Tauremornalöme'de.


Üçüncü Çağ'ın 3018 yılında Merry ve Pippin, Uruk-hai'lardan kaçabilmek için Fangorn Ormanı'na girdiler. Ormanın havası boğucuydu. Nefes alabilmek için gördükleri bir tepeye çıktılar ve orada buldu Ağaçsakal onları. Ağaçsakal'ın tasviride en güzel burada yapılıyor.

Alıntı
Kendilerini olabilecek en olağandışı yüze bakarken buldular. En azından on dört ayak yüksekliğinde, son derece kuvvetli, hemen hemen hiç ensesi olmayan uzun kafalı, insana, hatta neredeyse trole benzeyen bir surete bakıyorlardı. Yeşil ve kül rengi ağaç kabuğu gibi bir şeylere mi bürünmüş yoksa bu onun derisi mi, pek anlaşılmıyordu. En azından, gövdesinden kısa bir mesafe sonra kolları buruşuk değildi, kahverengi pürüzsüz bir deriyle kaplıydı. Her iki kocaman ayağının yedişer parmağı vardı. Uzun çehresinin alt kısmı yerleri süpüren kül rengi, hemen hemen kökler gibi incecik, uçlan ince ve yosunumsu, orman gibi bir sakalla kaplıydı. Fakat o an için hobbitler gözlerinden başka bir şeye pek dikkat edemiyordu. Bu derin gözler şimdi onları, yavaş yavaş ve ağırbaşlılıkla, sanki delip geçerek inceliyordu. Gözler yeşil ışıklarla alacalanmış kahverengiydi. Daha sonralan Pippin sık sık onlarla ilk karşılaştığında hissettiklerini anlatmaya çalışacaktı.
"Sanki gözlerin gerisinde asırlann hatırası; uzun, yavaş ve sabit bir düşünce ile dolu muazzam bir kuyu varmış gibi görünüyordu; ama yüzeyi şimdiki zaman ile pırıldıyordu: Tıpkı çok ulu bir ağacın dış yapraklarında veya çok derin bir gölün dalgacıkları üzerinde titreşen güneş gibi. Bilemiyorum ama sanki toprakta yetişen bir şey... uyuyan bir şey de diyebilirsiniz ya da kendisini kök ucuyla yaprak ucu, derin toprak ile gökyüzü arasında gibi hisseden bir şey aniden uyanmış, size de sonsuz yıllar boyunca kendi iç işlerine baktığı yavaş ihtimam ile bakıyor."


Pippin ve Merry'yle tanışıp konuştuktan sonra onları alarak kaldığı yere götürdü. Yolda giderken birçok şey hakkında konuştular.

Resim

Merry ve Pippin Ağaçsakal hakkında bir şey öğrendiler. Ne olursa olsun acele etmeyi hiç sevmiyordu. Ent Dilide çok uzun soluklu bir dildi. Onlara konuşmayı Elfler öğretmişti. Ama dillerini kendileri oluşturdular ve kimse bu dili tam anlamıyla öğrenemedi ya da çok uzun ve yavaş olmasından dolayı öğrenmek istemediler.

Ağaçsakal, zaten son zamanlarda Saruman hususunda neler yapabileceğini düşünüyordu. Merry ve Pippin'in Saruman hakkında anlattıklarından sonra artık birşey yapması gerektiği kanaatine vardı. Diğer entlerle konuşup ikna etmek için Entmeclisi'ni topladı. Toplantı 3 gün sürdü. Üçüncü günün sonunda Ağaçsakal tüm entleri İsengard'a saldırmak için ikna etmişti. Hemen şarkılar söyleyerek yola çıktılar.

Alıntı
Sonra bir çatırtı sesiyle çınlayan büyük bir ses duyuldu: gümbe de güm! Ağaçlar sanki ani ve şiddetli bir rüzgar esmişçesine titreyerek eğildiler. Bir sessizlik daha oldu; sonra heybetli davullar misali bir bando müziği başladı ve gürleyen davul sesleri üzerinde yüksek ve güçlü sesle şarkı söyleyen sesler toplanmaya başladı.
Geliyoruz, davul gümbürtüleriyle geliyoruz: Güm güm de güm güm!
Entler geliyordu: Şarkıları durmadan daha yakından ve daha yüksek duyuluyordu:
Geliyoruz, davullarla zurnalarla geliyoruz: Güm güm de güm güm!
Bregalad hobbitleri alarak iri adımlarla evinden uzaklaştı.
Çok geçmeden yürüyüşe geçmiş yaklaşan sırayı gördüler Entler, iri adımlarla yamaçtan aşağıya onlara doğru sallana sallana geliyorlardı. Başlarında Ağaçsakal vardı, arkasında da onu izleyen elli kadar takipçisi; ikişer ikişer, elleriyle böğürlerine vurup usul tutarak, uygun adım ilerliyorlardı. Yaklaştıkça gözlerindeki şimşekler ve kıvılcımlar görülmeye başladı.
"Hum, ham! işte sonunda geldik, gümbürdeyerek geldik!" diye seslendi Ağaçsakal, Bregalad ile hobbitleri görür görmez. "Gelin, Meclis'e katılın! Gidiyoruz! İsengard'a gidiyoruz!"
"Isengard'a!" diye bağırdı entler bir ağızdan.
"İsengard'a!"
Haydi îsengard'a! İsterse taştan kapılarla sarılmış, kapatılmış
olsun Isengard; istediği kadar sağlam, çetin, taş gibi soğuk, kemik kadar çıplak
olsun Isengard,
Gidiyoruz, gidiyoruz, gidiyoruz savaşa, taşı yarıp kapıyı yıkmaya Çünkü gövde ve dal yanıyor, ocak harlanıyor; biz de gidiyoruz
savaşa! Kasvet diyarına, kıyametin ayak sesleriyle, davullar çalarak
geliyoruz;
îsengard'a kıyama geliyoruz!
Kıyama geliyoruz, kıyama geliyoruz!
Böyle şarkılar söylediler güneye doğru yürürken.


Resim

Entler Akşam İsengard'a vardı. Ağaçsakal kapılara gidip Saruman'ı çağırdı. Ama bu çağrısına karşılık sadece birkaç tane ok yedi ve birkaç entle birlikte o muazzam kapıları 5 dakikada yıktılar. Yavaş yavaş İsengard'a giriyorlardı. Pippin onların bu sefer aceleci olduğunu düşünmüştü. Ama yanılıyordu. Bir ent yanarak ölünce entler gerçek güçlerini gösterdiler. Sadece bağırmalarıyla taşlar çatlayıp dökülüyordu. Entler gece boyunca İsengard'ı pisliklerden temizlediler. Sonunda bir tek Orthanc kalmıştı. Ama kule çok sağlamdı. Entler o kadar saldırmalarına rağmen kuleye en ufak bir zarar veremiyorlardı.

Sonra Gandalf geldi. Ağaçsakal'la yaklaşık 15 dakika konuştular. Gandalf Ağaçsakal'a yapması gerekenleri söyleyip oradan ayrıldı. Entler bentleri yıkıp bütün suyun İsengard'a dolmasını sağladılar.

Resim

Gandalf ve beraberindekiler, Miğfer Dibi Savaşı'ndan sonra Ağaçsakal'ın yönetimini ele aldığı İsengard'a geldiler. Gandalf tüm entleri Orthanc'ın görüş sahasından çıkartarak son bir kez Saruman'la konuştu. Ama bu konuşmadan tek karları Grima'nın Palantir'i atması oldu. Sonra Gandalf, Ağaçsakal'a Saruman'ı gözetimi altında tutmasını öğütledikten sonra beraberindekilerle oradan ayrıldılar.

Resim

İzleyen günlerde Lorien'e yapılan saldırılarda Entler oradan geçen orkları öldürdü. Yüzük yok edildikten sonra Aragorn, Gandalf, hobbitler, Galadriel, Celeborn, Elrond ve Arwen İsengard'a gelirler. Gandalf Ağaçsakal'a Saruman'ı sorduğunda Ağaçsakal onu 1 hafta önce İsengard'ın anahtarını aldıktan sonra Grima ile bıraktığını söyledi. Ve Aragorn o bölgeyi Ağaçsakal'a verdi. Sonra hepsi Ağaçsakal'la vedalaşarak oradan ayrıldı.

Daha sonra Ağaçsakal'a ne olduğu bilinmiyor. Entlerin insanların bilgilerinden dışarı çıkmıştır ve Ağaçsakal'da büyük bir ihtimalle ağaçlaşmıştır.